Son günlerde Türkiye, düzensiz göçmen akını ile ilgili önemli gelişmelere tanıklık ediyor. Emniyet güçleri, ülke genelinde göçmen kaçakçılığı ve düzensiz göçü engellemek amacıyla harekete geçti. Bu çerçevede, Türkiye’nin önde gelen illerinden ikisinde gerçekleştirilen operasyonlar dikkat çekici bir şekilde gündeme geldi. Ülke genelinde artan düzensiz göç hareketliliği, yerel halkın endişelerini artırırken, yetkilileri de harekete geçmeye zorladı.
İlk operasyon, Eskişehir ili merkezli olarak gerçekleştirildi. Jandarma Genel Komutanlığı’nın koordinesinde yürütülen bu operasyonda, yapılan istihbarat çalışmaları neticesinde 100’den fazla düzensiz göçmenin saklandığı bir yer tespit edildi. İlgili alana baskın düzenleyen ekipler, göçmenleri yakaladı. Yakalanan kişilerin büyük bir kısmının Afganistan, Suriye ve Irak’tan geldiği belirlendi. Bu tür operasyonlarla ilgili yapılan açıklamalara göre, düzensiz göçmenlerin insan kaçakçıları tarafından Türkiye’ye getirildiği ve burada sömürüldüğü vurgulanıyor. Geçtiğimiz yıllarda artan göç hareketliliği, özellikle pandemi döneminin başlangıcıyla birlikte daha da belirgin hale geldi. Bu durum, ülke sınırlarının güvenliğini zayıflatırken, göçmenlerin insan hakları konusunda ciddi sorunlar yaşamasına yol açıyor.
İkinci operasyon ise İzmir ilinde gerçekleştirildi. Deniz yolu ile Yunanistan’a geçiş yapmak isteyen düzensiz göçmenlerin bulunduğu bir teknede düzenlenen baskında, toplam 70 kişinin kurtarıldığı bildirildi. Yunanistan’a geçmek için yola çıkan göçmenlere, Türk Sahil Güvenlik ekipleri müdahale etti. Kurtarılan göçmenlerin sağlık durumlarının iyi olduğu, ancak yaşadıkları travmanın etkilerinin geçmesi için süreye ihtiyaçları olduğu öğrendi. Türkiye’nin Ege Denizi’nde sık sık gerçekleşen bu tür olaylar, hem insan hayatı açısından hem de uluslararası boyutta tartışmalara neden oluyor. Artık geri dönüşümlerin daha sık hale geldiği de gözlemlenirken, Türkiye’nin göçmen politikasının gözden geçirilmesi gerektiği iddia ediliyor.
Düzensiz göç, hem Türkiye’nin hem de genel olarak Avrupa’nın karşı karşıya kaldığı en büyük sorunlardan biri haline geldi. Her yıl binlerce kişi, daha iyi bir yaşam umuduyla ülkelerini terk ediyor ve zor şartlar altında sınırları geçmeye çalışıyor. Ancak, bu süreçte yaşanan dramlar ve insanların karşılaştığı tehlikeler göz ardı edilmemeli. Türkiye, coğrafi konumu nedeniyle önemli bir transit ülke haline gelmiş durumda. Düzensiz göçmenlerin, özellikle savaş ve iç karışıklık yaşayan ülkelerden geldikleri düşünüldüğünde, durumun daha da trajik hale geldiği ortaya çıkıyor.
Sivil toplum kuruluşları, göçmenlerin yaşadığı sıkıntılara dikkat çekerek, bu bireylerin insan haklarının korunması gerektiğini savunuyor. Düzensiz göçmenlerin maruz kaldığı sömürü ve zulüm, pek çok insanı evlerinden kaçmaya zorlayan etkenlerden biri haline geldi. İlgili kuruluşlar, düzensiz göçmenlerin geleceğiyle ilgili uluslararası işbirliği ve dayanışma çağrısında bulunuyor. Aynı zamanda, Türkiye’nin bu süreçte göçmenlerin ihtiyaçlarını karşılayacak uygun politikalar geliştirmesi gerektiği belirtiliyor.
Sonuç olarak, Türkiye’deki düzensiz göçmenlerin durumu, yalnızca ulusal değil, uluslararası bir meseledir. Ülke, göçmen akışına karşı çeşitli önlemler alma çabası içerisinde olsa da, insan hakları ve insani yardım konularında daha geniş bir perspektife ihtiyaç vardır. Sadece yakalama operasyonlarıyla sorun çözülmeyecek; bununla birlikte, köklü çözümler üretilmelidir. Türkiye’nin bu süreçte daha fazla sorumluluk alması, göçmenlerin yaşam koşullarının iyileştirilmesine yönelik gerek politika değişikliği gerekse insani yardım konusunda yeni adımlar atması elzemdir.